Türkiye, kaçak gemi aramasına karşı gerekli adımları atacak

Konsey, geçtiğimiz Pazar günü, Libya'ya karşı BM silah ambargosu uygulama amacına sahip olan Irini Operasyonu'nun bir Alman firkateyni tarafından geminin hukuka aykırı aranmasını şiddetle kınadı.

Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında yapılan açıklamada, tek taraflı eylemin uluslararası hukuka ve ittifak ilişkileri ilkelerine tamamen aykırı olduğu belirtildi.

“Her alanda gerekli adımları” atma sözü veren Türk kurumu, meşru Libya hükümetine tam bir ambargoya dönüştürüldüğü için AB operasyonunun amacının ve meşruiyetinin şüpheli olduğunu söyledi.

Türk bayraklı gemi Libya'ya boya, boya malzemeleri ve insani yardım götürüyordu ve AB operasyonu o zamandan beri yasadışı aramanın herhangi bir yasadışı malzemenin kurtarılmasına yol açmadığını kabul etti.

Türkiye, BM'nin Libya'ya silah ambargosunun, savaş ağası Halife Hafter lehine önyargılı bir şekilde uygulandığını uzun süredir savunmaktadır.

Doğu Akdeniz

Milli Güvenlik Kurulu tarafından yayınlanan açıklamaya göre, bazı partilerin Kıbrıs adasında iki toplum ve iki devletin varlığını inkar etme ısrarı kabul edilemez. 

Konsey, Türkiye'nin Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını korumaya devam edeceğini ileri sürerek, bölgede gerginliklerin arttığını çünkü bazı partilerin diyalog ve işbirliğinden uzaklaştığını söyledi.

Türkiye, Yunanistan'ın Türkiye kıyılarına yakın küçük adalara dayalı münhasır ekonomik bölge ilan etme çabalarına sürekli olarak karşı çıkarak Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olan Türkiye'nin çıkarlarını ihlal etti.

Ankara ayrıca, Kıbrıs yakınlarında bulunan enerji kaynaklarının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi arasında adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini söyledi.

Terörle mücadele çabaları

Suriye'deki terör örgütlerinin uluslararası ilişkilerdeki değişikliklerden yararlanmaya çalıştıklarına dikkat çeken Milli Güvenlik Konseyi, Türkiye'nin güney sınırı boyunca herhangi bir terör koridoru oluşturma girişimini engelleme kararlılığını yineledi. 

Toplantıda, Türkiye'nin egemenliğini ve bekasını tehdit eden YPG / PKK, FETÖ ve IŞİD başta olmak üzere tüm terör gruplarına yönelik operasyonlar hakkında konseye bilgi verildi.

ABD merkezli Fetullah Gülen liderliğindeki FETÖ, 15 Temmuz 2016'da 251 kişinin öldüğü ve yaklaşık 2.200 kişinin yaralandığı yenilgiye uğratılan darbeyi düzenleyen gruptur.

Türkiye, FETÖ'yü, başta ordu, polis ve yargı olmak üzere Türk kurumlarına sızarak devleti devirme amaçlı uzun süredir devam eden bir kampanyanın arkasında olmakla suçluyor.

Benzer şekilde PKK, Türkiye'ye karşı 30 yıldan fazla bir terör kampanyası yürüttü.

Türkiye, ABD ve AB tarafından terör örgütü olarak listelenen grup, aralarında kadın, çocuk ve bebeklerin de bulunduğu 40 bin kişinin ölümünden sorumlu. YPG, PKK'nın Suriye yan kolu.

Yukarı Karabağ sorunu

Milli Güvenlik Konseyi, Türkiye'nin çeyrek asırdan fazla bir süredir Ermeni işgali altında kalan topraklarını geri almasından memnun olduğunu söyledi.

Açıklamaya göre konsey, Yukarı Karabağ çatışmalarının sona ermesinin ardından ortaya çıkan jeopolitik durumu tüm yönleriyle tartıştı. 

Ateşkes anlaşmasının, Türkiye'nin Güney Kafkasya'da barış ve istikrara olan katkısının ve Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün tesis edilmesinin öneminin bir kanıtı olduğunu da sözlerine ekledi.

Bir aydan fazla süren çatışmaların ardından, Azerbaycan ve Ermenistan 10 Kasım'da Rusya aracılığında bir anlaşma imzaladı. 

Çatışma sona erdiğinde, Bakü birkaç şehri ve yaklaşık 300 yerleşim ve köyü Ermeni işgalinden kurtardı. 

Türkiye ayrıca ateşkesi Azerbaycan için bir zafer ve 1991 yılından bu yana Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınan bir bölge olan Yukarı Karabağ olarak da bilinen Dağlık Karabağ'ı ve yedi komşu bölgeyi işgal eden Ermenistan için bir yenilgi olarak selamladı.